Meme kanseri, kadınlarda görülen kanserlerin %33’ünü oluşturmaktadır. Tüm kanser hastalarının ise %20’sini tehdit ediyor.
Erken teşhis ve tedavi her hastalıkta olduğu gibi göğüs kanserinde de oldukça büyük önem taşır. Tarama mamografisi ile erken dönemde belirti vermeyen kitle ve diğer lezyonlar gözle görülebilecek hale gelmeden çok daha önce saptanabilir.
Meme kanseri, evresi ilerledikçe çeşitli belirtilerle karşımıza çıkar.
Mamografi, memenin X ışını kullanılarak özel yumuşak doku tekniği ile elde olunan film görüntüsüdür. Kullanım amacına göre:
Tarama mamografisi, dünyada en yaygın kullanılan meme kanseri erken tanı yöntemidir. 40 yaş üzerindeki her kadının 70 yaşına kadar her yıl mamografi çektirmesini önermektedir. Yüksek riskli hasta durumlarında taramaya ultrasonografi ve magnetik rezonans da eklenebilmektedir.
3D tomosentez mamografi incelemesinde, meme dokusu 3 boyutlu olarak taranabilmektedir. Mamografi cihazı değişik açılarla hareket ettırilir ve alınan çok sayıda mm lik 3 boyutlu kesitsel görüntüler değerlendirilir. Böylelikle meme kanseri yakalama oranı belirgin artmaktadır.
Mamografi, meme lezyonlarının saptanmasında, özellikle tarama grubunda temel görüntüleme yöntemidir. Ancak lezyonların karakterizasyonu için bazı durumlarda yeterli olmayabilir. Meme parankimi yoğun olan kadınlarda ve orta derecede riske sahip olan kadınlarda taramada, Mamografi ve Ultrasonografi birlikte kullanılmaktadır. Bu şekilde duyarlılık yüzde 90’ın üzerine çıkmaktadır. US bu kadınlarda problem çözücü bir yöntemdir.
30-35 yaş öncesi genç kadınlarda, meme dokusu yoğundur. Bu nedenle MG nin lezyon saptaya bilme hassasiyeti azalmaktadır. Bu durumda Meme Ultrasonu tercih edilir. Ayrıca mamografide görülen bir kitlenin solid-kistik (yumuşak dokumu, içi sıvı dolu kesecik mi) ayrımı ultrasonografi ile yapılabilmektedir. Memedeki şüpheli bir kitleden örnek almak veya meme sıvı kistlerini boşaltmak amacıyla ultrasonografi rehberliğinden yararlanılabilir.
Tanısal meme ultrasonografisinin amacı, memede ele gelen veya mamografide görülen bir kitlenin, distorsiyonun, kireçlenmelere(mikrokalsifikasyonlara) eşlik eden bir dansitenin araştırılması, değerlendirilmesi ve biyopsi gerekip gerekmediğine karar verilmesidir.
Meme MR görüntüleme, güçlü bir manyetik alan ortamı oluşturan cihaz ile radyofrekans dalgalarının dokulara gönderilmesi ve kişinin dokularındaki hidrojen atomlarının radyofrekans dalgalarına verdiği yanıtın değerlendirilmesi ile yapılan görüntüleme yöntemidir. Radyasyon içermez.
Bu tetkik sırasında tetkik yapılan kişiye damar yolu ile bir kontrast madde verilir ve meme dokularının bu maddeyi ne hızda tuttuğu incelenir.
Meme emar görüntüleme meme kanseri taraması amacıyla kullanılmaz. Bazı meme lezyonlarının ayırıcı tanısında mamografi ve ultrasonografiden üstün olabilir. Lokal ve ileri meme kanserinde tedavi takibinde, meme kanseri açısından yüksek riskli kadınların takibinde, saklı(okült) meme kanserinde tanısal amaçla ve meme rekonstrüksiyonu yapılan hastaların izleminde diğer görüntüleme yöntemlerine üstünlüğü söz konusudur.
Meme hastalıkları ve kanserinin tanısında fizik muayene, görüntüleme ve sitopatoloji vazgeçilmez yöntemdir. Biyopsi görüntüleme yöntemlerinde bir lezyondan şüphelenildiyse yapılır. Lokal anesteziyle biyopsi yapılacak yer uyuşturulur.
Özel iğneler aracılığıyla şüpheli olan doku alanından parçalar alınır. Bu doku örnekleri mikroskobik yöntemlerle patologlar tarafından incelenir. Böylece ne tür hücrelerden oluştuğu, kanser hücreleri içerip içermediği anlaşılır.
Biyopsilerde lokal anestezi sonrası genellikle hasta acı hissetmemektedir. Histopatolojik tanı gerektiren bir durumda radyoloğun görevi, hasta için en az zararlı, patolog için en fazla bilgi veren biyopsi yolunu seçip uygulamaktır.